10 Aralık 2012 Pazartesi

Resim çalışmalarım yağlıboya tablom






Bir yalnızlık okyanusundaki bir adadır
Yaşam, kayaları umuttur
Ada'nın, ağaçları düş;
çiçekleri ıssızlıktır,
dereleri özlem.

Ey dost,

senin yaşamın diğer adalardan ve topraklardan ayrılmış bir adadır.
Limanlarindan kaç gemi yelken açarsa açsın baska iklimlere,
kaç gemi varırsa varsın limanlarina,
sen yine,
yalnızlığın ıstırabıyla inleyen
ve mutluluğu özleyen ıssız bir ada olarak bir başına kalacaksın.
En yakın dostuna bile meçhulsün,
onların ilgi dolu sevgisinden ve anlayışından çok uzaklardasın.

Ey kardeşim,

seni,

altın kümeciklerinin üstüne oturmuş,
zenginliğine sevinerek - hazinelerinle gurur duyarak,
topladığıin her avuç dolusu altının,
diğer insanların tutku ve düşüncelerini seninkilere bağımlı kılan göze
görünmez bir halka olduğuna inanip,
güvenlik duyduğunu

görmüşümdür.

Aklımda seni, düşmanlarının kalelerini yerle bir etmek tasarılarıyla
ordularına kumanda eden bir fatih gibi görmüşümdür.
Ama sana bir kez daha baktığımda,

senin yerinde,

altın kasalarının ardında çırpınan bir yalnız yürekten
ve

kapatıldığı altın kafeste boşalmış su kabının karşısında
kalakalmış susamış
bir kustan başka bir şey göremedim.

Ey kardeşim,

seni,

çevrende kral diye kabullenmiş,
sana başardığın büyük
işlerin övgüsü olan şarkıları söyleyen, senin akıl gücünü öven

ve

sanki bir yarı-tanrının huzurundaymışlar gibi,
hatta gökkubbenin coşkusunu bile bastıran
coşkunluk belirtileriyle sana bakınan insanların arasında
görkemliliğin
tahtına kurulmuş olarak görmüşümdür.
Ve sahip olduğun bunca nesneye bakarken,
yüzünde,

sanki onların ruhu senmişsin gibi mutluluk,
güçlülük ve zafer belirtilerinin oynaştığını
görmüşümdür.
Ama sana bir kez daha baktigimda
seni,

tahtının yanıbaşında durup,
sanki
görünmez hayaletlerden içinde sıcaklık
ve
dostluktan başka hiçbir şey bulunmasa da

kabulün olan bir sığınak dilercesine
elini her yana uzatan,
kendi yalnızlığyla baş başa kalmış
bir insan
olarak bulmuşumdur.

Ey kardeşim,
seni,
güzel bir kadının karşısında kendinden geçmis,
çıkarıp yüreğini onun güzelliğinin mihrabına koyarken görmüşümdür.
O kadının sana
içtenlikle ve şefkatle baktığınıi görünce de kendi kendime,
'Yaşasın,
bu adamın yalnızlığını silen ve yüreğini bir başka yürekle birleştiren
Sevgi' demişimdir.

Buna karşin,
sana bir kez daha baktığımda,
senin sevgi dolu yüreğinin içinde,
sırlarını bir kadina açıklayabilmek için boşuna hıçkıran
yapayalnız bir yüreğin daha durduğunu;
ve
sevgiyle dolu ruhunun ardında,
sevgilinin gözlerinden yaş olup akabilmek için boşuna çırpınan
bir bulut gibi dolanan
yalnız
bir ruhun daha bulunduğunu gördüm.

Ey kardeşim,
yaşamın, diğer insanların konakladıkları yerlerden ayrık,
ıssız bir konaklama yeridir.
Hiç bir komşunun,
içine gözatamayacağı bir yuvadır.
Karanlığa gömülecek olsa,
komşunun kandili onu aydınlatamaz.
Erzağı tükense, komşunun ambarları onu dolduramaz.
Bir çölde olsa,
baskalarının elleriyle bellenip, çiçeklendirilmiş bahçelere sokamazsın onu.
Bir dağıin doruğu olsa,
başkalarının ayak izleriyle çiğnenmiş olan bir vadiye
indiremezsin onu.

Ey kardeşim,
senin ruhunun yaşantısı,
ıssızlıkla çepeçevre sarılmıştır
ve
eğer bu ıssızlık ve tek başınalık olmasa,
ne sen SEN,
ne de ben BEN
olabilirdik.

Eğer bu ıssızlık ve tek başınalık olmasaydı,
senin ağzından çıkan sözcüklerin
benim ağzımdan çıktıklarına inanır;
ya da senin yüzüne baktığımda aynadan
kendi yüzümü seyrediyorum
sanırdım.

Halil Cibran


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder